AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, genel merkez binalarıyla Adalet Bakanlığına yapılan saldırıyı, ''alçakça, menfur ve insanlık dışı'' olarak nitelendirerek, kınadı.
''AK Parti bu saldırılarla geri adım atacak bir parti değildir'' diyenBaşbakan Erdoğan, saldırıların alçakça ve haince olduğunu vurgulayarak, ''AK Parti, bu tür alçakça saldırılarla yolundan dönecek, yolunu değiştirecek, frene basacak, hız kesecek bir parti asla değildir'' dedi.
Kefeniyle yola çıkanların Allah'tan başka hiç kimseden korkmayacağını vurgulayan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
''AK Parti, çapulculardan, çetelerden, mafyadan, suç örgütlerinden, terör örgütlerinden korkacak sinecek, bunlar önünde diz çökecek bir parti asla değildir. Nasıl ki Sultan Alparslan, Malazgirt Savaşı'nda meydana kefeniyle çıktıysa biz de bu mücadeleye kefenimizle çıktık.
Bu alçakça, bu haince saldırıyı inşallah en kısa zamanda aydınlığa kavuşturacak, bu taşeronları inşallah arkalarındaki efendileriyle onları kiralayan sahipleriyle birlikte deşifre edip yargıya teslim edeceğiz.''
CHP son derece vahim bir tavrın içinde
Başbakan Erdoğan, parti genel merkezine ve Adalet Bakanlığına yapılan saldırının ardından, ''eli kanlı taşeron örgütün bir bildiri yayınladığını'' anımsattı.
''Bu bildirinin ardından CHP'nin bir milletvekilinin AK Parti'yi hedef alan açıklamalar yaptığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Kanlı terör örgütünün bildirisini alın, bir tarafa koyun, bu CHP milletvekilinin ifadelerini alın yanına koyun. Her ikisinin de aynı olduğunu, aynı mantıktan, aynı ithamdan, aynı iftiralardan yola çıktığını göreceksiniz.''
''Dikkat edin, CHP Genel Başkanının, bu malum örgütün, bu taşeron örgütün durumuna karşı bir tek olumsuz ifadesini bulamazsınız'' diyen Erdoğan, ''Şu ana kadar olmadı. Tam tersine CHP Genel Başkanı, bu eli kanlı örgütü savunmak, bu örgütün sırtını sıvazlamak gibi son derece vahim bir tavrın içindedir'' değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Erdoğan, "CHP Genel Başkanı, bazı milletvekilleriyle birlikte son derece pervasızca, son derece utanmazca bu kanlı örgüte sahip çıkıyor" ifadelerini kullandı.
Erdoğan şöyle devam etti:
''Bunlar bu ülkede demokrasi mücadelesine inanmış insanlar değil. Kendisi terörü kınar gibi yaparken, yakın arkadaşlarına bu örgütün sırtını sıvazlatıyor, bu örgütü yüreklendiriyor. Eğer çirkin muhalefet görmek isteyen varsa gitsin CHP'nin muhalefet tarzına baksın. Nerede AK Parti karşıtı varsa siyasetine, ideolojisine, tavrına, tutumuna bakmadan CHP gidiyor, onunla ünsiyet (arkadaşlık) kuruyor, onun arkasına sığınıyor, onun sırtını sıvazlıyor ya da avukatlığını yapıyor.
MHP terör bitmesin diye çırpınıyor
MHP'nin 'terör bitmesin, terör meselesi bitmesin' diye adeta çırpındığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
''Yarın Allah'ın izniyle terör bu ülkenin meselesi olmaktan çıktığında MHP'den geriye, hangi söz, hangi politika, hangi tavır kalacak soruyorum. MHP, 'terör bitmesin, terör meselesi bitmesin' diye adeta çırpınıyor. İnanın çırpınıyor. Çünkü biterse sermaye bitecek. Terör bittiği anda kendisinin biteceğini, tükeneceğini, elinde hiçbir istismar aracının kalmayacağını MHP çok çok iyi biliyor ama biz onlara rağmen CHP'nin de MHP'nin de bu çırpınışlarına rağmen milletimizle birlikte, milletimizle beraber bu meseleyi inşallah çözecek ve Türkiye'yi uçuracağız.''
Diyarbakır'daki nevruz kutlamaları
Diyarbakır'daki nevruz kutlamalarında Türk bayrağının bulunmamasını eleştiren Başbakan Erdoğan, şunları söyledi.
''Biz isterdik ki bu Parlamento'nun çatısı altında olan BDP bu oyuna gelmesin. Bu oyunda aklı selimle hareket etsin ve şanlı bayrağımızı orada sahnesinde dalgalandırsın. BDP de tertip komitesi de böyle ucuz bir provokasyonun içinde olmamalıydı.
Bir yandan çözüm istediğini söyleyip, bir yandan çözüm için çabaladığını söyleyip, diğer yandan Türkiye Cumhuriyeti'nin bayrağını, 76 milyonun bayrağını o meydanda dalgalandırmamak büyük bir çelişkidir, büyük bir samimiyetsizlik örneğidir. 'Nevruzunuz kutlu olsun', bunu Kürtçe olarak yazmışsın. Ne olurdu sanki oraya bir de Türkçe olarak yazsan? Zaten bu kafayla bu zihniyetle bu anlayışla siz işte lokal bir parti olarak kalırsınız, daha ileri gidemezsiniz. Bu tür tahrikler, bu tür provokasyonlar, çözüm sürecinin de ruhuna tamamen terstir.
Gün, kucaklaşma günüdür, gün muhabbet günüdür. Baharın bu ilk gününde bize düşen Allah'ın bahşettiği şu vatan toprakları üzerinde bir olma, beraber olma, kardeş olma günüdür. Gün, silahları gömme, kanı durdurma, gözyaşını dindirme günüdür. Silahların değil siyasetin konuştuğu yeni bir süreç başlasın istiyoruz. Bunu aylardır, yıllardır söylüyoruz.''