AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü
Beşir Atalay NTV’nin canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.Dün
HDP Ankara İl Başkanlığı binasında gerçekleştirilen saldırıyı kınadıklarını belirten Atalay, şiddetin her türlüsüne karşı olduklarını söyledi.
“BİZİ EN İYİ
HDP YÖNETİMİ BİLİR”
AK Parti olarak hep
siyaset yaptıklarını ifade eden Atalay, “Dün başbakanımız da düşüncelerini ifade etti ne kadar kınadığını söyledi. Bende gerçekten HDP’ye ve parti meclisi üyesine geçmiş olsun diyorum.
Biz siyasetin
kendi kuralları içinde yapılması gerektiğini savunan bir partiyiz. Dolayısıyla bu tür olayları şiddetle kınıyoruz. Bunu da Türkiye'de sadece HDP’nin parti meclisi üyesine değil
siyaset kurumuna yapılmış şiddet olayı olarak değerlendiriyoruz.
Hiçbir yerde bizim çalışmalarımıza şiddet bulaşmamıştır. Şiddeti teşvik edici hiç bir ifademiz yoktur. Dolayısıyla bizim duruşumuz çok açıktır. Dün AK Parti’yi bu anlamda tahrik edici diye suçlamalarına çok üzüldüm. En iyi onların genel başkanları bilir bizim bu konudaki hassasiyetimizi ve tavrımızı.
Biz özgür
siyaset için çalıştık, siyasi partilerin kapatılması mümkün olmasın diye çalıştık. Dolayısıyla bizim duruşumuz çok açık ve nettir. Bunu başlarken geçmiş olsun dileklerimle birlikte HDP’li dostlarımıza ifade etmiş oluyorum ben” dedi.
HDP binasında gerçekleştirilen saldırının ardından eylemi gerçekleştiren kişinin
suç aletiyle birlikte yakalandığını anımsatan Atalay, saldırıya yönelik araştırmanın devam ettiğini dile getirdi.
“ÇÖZÜM SÜRECİNİ KARARLILIKLA YÜRÜTME DÜŞÜNCESİ İÇİNDEYİZ”
Atalay, “Çözüm süreci şu anda askıda mı?” sorusu üzerine, hükümetin bu konudaki yaptığı gelişmeleri, çalışmaları değerlendirmek gerektiğini söyledi. Çözüm sürecinin çok önemli bir konu olduğunun altını çizen Atalay, şunları söyledi:
“Ben eskiden olduğu gibi çözüm sürecinin içinde olan ve onu koordine eden konumda değilim. Dolayısıyla bu konuları hükümetimiz ciddi biçimde yürütüyor. Ama Afyon’da ciddi bir istişare toplantısı yaptık. Hükümetimizin 12. yılıydı. Böyle bir yıl dönümüyle de birleşti. Orada yeni formatımız içinde milletvekillerimizle görüşmelerde çok konuşulan konulardan biri oldu. Çok sağlıklı değerlendirmeler oldu orada. Kapanış kısmında başbakanımız bu konuda önemli kararlarımızı kamuoyuyla paylaşmış oldu. Hükümetin duruşu, partimizin duruşu, çözüm süreci bizim için önemlidir. Samimi şekilde
biz bunu yürütüyoruz, bu millete mal olmuş bir projedir, milletimizin bu projeden büyük beklentisi vardır. Bölgemizdeki bütün olumsuzlukların içinde tek olumlu yürüyen ve
umut bağlanan bir projedir.
Ama son zamanlarda Kobani bahanesiyle meydana gelen olaylarda ve olaylardan sonra bu konuda tartışmalar gelişti. Bu da hem parti içinden hem dışında bazı tereddütleri meydana getirdi. Afyon toplantımızda da bölgeden gelen veya başka bölgeden milletvekillerimiz tereddütlerini dile getirdiler. Kobani sonrası HDP’nin o çağrısı veya o çağrı sonrası meydana gelen olaylar kamuoyunu etkilemiştir. Ama bizim durduğumuz yer çözüm sürecini kararlılıkla yürütme düşüncesi içindeyiz. Ama bölgede bu şikayetleri ortadan kaldıracak, özellikle oradaki vatandaşların güvenlikle ilgili kaygılarını giderecek tedbirlerde almak durumundayız. Oradaki güvenlik birimlerimiz, mülki amirler yeniden uyarılıyor, çözüm süreci bahane olarak kullanılmasın.”
“ÇÖZÜM SÜRECİ KENDİ MECRASINDA YÜRÜYOR”
Atalay, her türlü hukuk dışılığa, güvenlik olaylarına şiddetle müdahale edileceğine dikkat çekti. Güvenlik elemanı sayısının bölgede arttırıldığına da vurgu yapan Atalay, “Bizim milletvekillerimizin de partililerimizin de en önemli beklentisi bu. Çözüm süreci yürürken bu hukuk dışılıklara zamanında müdahale etmemesi veya yetersiz kalması söz konusu olmayacak. Kesilme diye bir şey olacağını düşünmüyorum. Çözüm süreci
kendi mecrasında yürüyor. Her ülkede bu tür örneklerde krizler olur. Beklentiler olur talepler olur bazısı karşılanır bazısı karşılanmaz. Hemen sarsıntı olduğunda bitti diye karşılamak yanlış olur” ifadelerini kullandı.
“HDP ile görüşülmezse, İmralı ile
HDP görüşmezse süreç nasıl devam edecek peki?” sorusu üzerine ise Atalay, “Hükümetimizin bu konuda çalışmaları var. Başbakanın o açıklamaları açıktır, kararlılığı ifade ediyor.
Kendi mecrasında yürüyor diye değerlendirdiğim çerçeve içinde algılanmalıdır” diye konuştu.
“İÇERİDE VE DIŞARIDA ÇÖZÜM SÜRECİNİN BAŞARISIZ OLMASINI İSTEYEN FAKTÖRLER VAR”
Atalay, “Bu şekilde kalırsa önümüzdeki dönemde yeniden silahların konuşması gibi bir endişe ya da bir
korku var mı?” diye sorulması üzerine ise, “Orada benim gördüğüm
kendi düşüncem, çözüm süreci uzun nefesli yürütülmesi gereken, sabırlı ve dayanıklı olunması gereken bir süreçtir. Ortada çıkan sorunlar varsa onları gidereceksiniz. Büyük engeller de çıkabilir ama temizleyeceksiniz. Çözüm sürecini yönetenler provokasyonlara hazırlıklı olacak. İçeride ve dışarıda çözüm sürecinin başarısız olmasını isteyen faktörler var. Dışarıda daha fazla. Öyle sistematik yürütülüyor ki
kendi partimizin içine kadar bu duyguların etkili olduğunu görüyorsunuz. Çözüm sürecini yönetenler bunları nasıl tolere ederim diye yer hazırlaması lazım. Hemen bazı gelişmelerde bu kadar büyük projeler kesintiye uğramaz” şeklinde konuştu.
“2015 SEÇİMİ SONRASI DA HEDEFİMİZ YENİ ANAYASA”
“3 Kasım AK Parti’nin iktidarının 12. yılıydı. Giderek otoriterleştiği yönünde eleştiriler var partinize ya da demokratikleşme adımları yönünde yukarı gitmesi gereken bir grafiğin durağan olduğu hatta kimi
zaman aşağı yöneldiği, son güvenlik paketi ile ilgili tartışmaları da hatırlatarak soruyorum, bu otoriterleşme ve demokratikleşme adımlarının durması eleştirileri” yönündeki soruya Atalay, şu yanıtı verdi:
“Son
zaman bu otoriterleşme gibi kavramlar kullanılıyor ve bu yayılmaya çalışılıyor. AK Parti’nin varlık sebeplerinden belki de en önemlisi tam bir demokrasi mücadelesidir. İlk yıllarımızda karşılaşılan zorluklar,
Avrupa Birliği süreci içinde yürüttüğümüz reform paketleri, partimize karşı kapatma talepleri, elektronik muhtıralar filan bütün bunları göz önüne alarak
biz Türkiye'yi tam bir normalleştirme ve demokratikleştirme mücadelesi verdik. 12 yılda en belirgin husus nedir diye baktığımda sessiz bir
devrim diyorum. Bir halk hareketi değil tam bir
siyaset ve hukuk içinde bütün bu çalışmaları yaptık. Kararlılığımız o konuda tamdır ve devam edecek. Son paketle ilgili orada getirilen şeyler var Molotof kokteyli gibi şeylerin bomba statüsüne sokulması, eli yüzü örtülü kişilerin mitinglerde vesaire…
Orada yine
Avrupa Birliği müktesebatını göz önüne alarak
biz hangi çalışmayı yaparsak yapalım
Avrupa Birliği müktesebatını göz önüne alıyoruz. Burada güvenlik birimlerinin özellikle 6-7 Ekim olaylarında da olduğu gibi bazı yerlerde istenilen talebin hemen karşılanmaması,
Bingöl olayları oradaki polislerimizin şehit olması vesaire onları da düşünerek güvenlik birimlerinin bazı makul talepleri varsa hükümet değerlendiriyor. Aslında bu daha tasarı haline gelmesi tam ne çıkacak onu bilemiyoruz. Ama genel manada orada asla demokratikleşme sürecimizi sorgulatacak bir şey olmayacak. 2015 seçimi sonrası da hedefimiz yeni anayasa. Eğer
biz bu hedefi bırakırsak AK Parti
kendi varlık sebebini bir kenara bırakmış olur.”
“HDP’NİN VATANDAŞ TERCİHİNDE CİDDİ BİR DÜŞME VAR”
Afyonkarahisar’daki kampta yaptığı “bu son olaylarda en çok zarar görenin
HDP olduğu’ yönündeki açıklamaların hatırlatılması üzerine de Atalay, “Orada
basın mensuplarımızla konuşurken o tür sorular geldi onu bilerek söylüyorum.
Biz her ay bir Türkiye
gündem araştırması yaptırıyoruz. Bu son araştırmada da Ekim ayı araştırması HDP’nin vatandaş tercihinde ciddi bir düşme var, 5.5’e kadar düşmüş. Türkiye'de başka bir araştırma kuruluşumuzun da bir araştırması bana intikal etti aynı sonuç var bizimkiyle” dedi.
“BİZ KENDİ YERİMİZİ KORUYORUZ YÜZDE 51 GİBİ BİR YERDEYİZ”
Atalay, düşen olayların AK Parti’ye mi kaydığı yönündeki soruya ise, şunları söyledi:
“Biz
kendi yerimizi koruyoruz yüzde 51 gibi bir yerdeyiz. Cumhuriyet Halk Partisi’nde de bir düşüş gördüm. Ortada açık sorular var Kobani sonrası meydana gelen şiddet olayları çok iyi analiz ediliyor. 6-7 ekim şiddet olaylarının en büyük oluşturucusu olarak
HDP görülüyor. Orada örgüt yapmadı çağrıyı direk siyasi parti sokağa çağırdı. Ama
kendi içlerinde de tartışmalar oldu
kendi milletvekillerinin beyanları oldu bunun yanlış olduğu konusunda öz eleştiri yapanlar oldu.”
“MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ’NİN DESTEĞİNİ ÇOK ÖNEMLİ GÖRÜYORUM”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin dün grup toplantısında Alevi açılımı ile ilgili yaptığı açıklamalarının hatırlatılması üzerine ise Atalay, “Somut adım üzerinde çalışılıyor. Başbakanımız bizzat kendisi yürütüyor. Umuyorum bu defa somut adım atılır. Daha önceden belli noktaya kadar gelinmişti ama
kendi içlerinde Alevi vatandaşlarımızın mutabakat olamadığı için biraz endişe ettik bir şey yaparız bir kesim memnun olur bir kesim olmaz anlamında son anda vazgeçtik. Şimdi tekrar bu teşebbüs yürüyor. Sayın Bahçeli’nin dünkü demecinden çok memnun oldum. Bu sadece Alevi vatandaşlarımıza yönelik çalışmalarda değil de önemli konularda parlamentoda siyasi partilerin işbirliği yapma geleneği giderek azaldı. Ama son zamanlarda iki bu konuda örnek gelişti. Çözüm süreci çerçeve yasasını çıkarırken Cumhuriyet Halk Partisi buna destek verdi eve Meclis’in yüzde 80’inin oyuyla çıkmış oldu. Burada da Milliyetçi Hareket Partisi’nin desteğini çok önemli görüyorum.
Biz hükümet olarak bu çalışmalara muhalefet partilerini ne kadar çok katabilirsek o kadar başarılı sayabiliriz kendimizi” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE GENELİNE BAKIN”
Atalay,
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısında Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın maliyeti hakkında yaptığı açıklamalarının da sorulması üzerine, şunları kaydetti:
“İlk cümlesini şimdi ana muhalefet partisi genel başkanından geldiği için önemsemek gerekiyor ama çok da önemseyemiyorum. Böyle genel ifadeleri çok kullanıyor. Eğer kalkınma kalmadıysa bir cümle söyle şu sebeple kalmadı diye. Türkiye'nin bu 12 yılda hangi ekonomik kalkınmayı gerçekleştirdiğini
dünya biliyor. Ülkemizi 26. sıradan 17. sıraya çektik ekonomide G20 içindeyiz. Türkiye geneline bakın yollara, hastanelere bakın hayat standardının ne kadar yükseldiğine bakın. Uluslararası gösterge bunlar Türkiye'nin ürettiği şeyler değil. Fert başı milli gelir 2 bin 500 dolardı, şu anda 11 bin dolar. Sayın
Kemal Kılıçdaroğlu ‘kalkınma yok’ ifadesini kullanırken bir veri söylemesi lazım.
Adalet diyorsa bizim en önemli mücadelemiz demokrasi ve
adalet mücadelesi. Ana muhalefet olarak ilk dönemlerde kendileri de bunlara destek verdiler. O dönem
Deniz Baykal vardı Cumhuriyet Halk Partisi daha farklı bir çizgideydi. Şimdi seçim yaklaşıyor muhalefet eleştirecektir ama muhalefetten eleştirirken tutarlı cümleler ve veriler isteriz biz.”
“KENDİSİNİN İKTİDAR OLAMAYACAĞINI BİLİYOR”
Kılıçdaroğlu’nun “Yeni cumhurbaşkanlığı sarayını iktidar olursam ODTÜ’ye teslim edeceğim” açıklamalarının sorulması üzerine de Atalay, “Kendisi bilir. İktidar olamayacağı için bu tür ifadeleri ne kadar kullanırsa kullansın.
Kendi partisini genel başkan olarak nereden nereye getirdi, parti içinde ayrılmalar bölünmeler konuşuluyor. Onun için dışarıya dönük mesajlardan ziyade
kendi partisine ve durumuna iyi bir baksın. Kendisinin iktidar olamayacağını biliyor böyle popülist bazı cümleler söylüyor” dedi.