Hüküm giyen trans kadınların,
kadın ve
erkek koğuşlarında kalamayıp tek kişilik hücrelere konulması ve diğer mahkumlardan farklı zamanlarda yalnız volta atmak zorunda kalmaları üzerine
Adalet Bakanlığı çalışma başlattı. Türkiye’de ilk kez İzmir’de kurulması planlanan translara özel cezaevinin Aliağa
Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü çevresinde yer alacağı öğrenildi.
Söz konusu tasarı, şuanda
Meclis alt komisyonunda bulunuyor. Konuyla ilgili, 2000 yılında adam öldürme suçundan hüküm giyen ve diğer mahkumlarla kalmasına izin verilmeyip tek kişilik hücreye konulan trans
kadın Öykü’nün avukatı Rıfat Öztürkoğlu,
“Kadın ve
erkek koğuşunda kalamayan trans kadının tek kişilik hücreye konulması, sınırlı havalandırma verilmesiyle müvekkilim aslında izole edilmişti. O dönemler çözüm bulunamamıştı ama şimdi bu tasarının alt komisyonda bile bulunması büyük bir başarıdır. Yakın zamanda çıkmasını temenni ederim” dedi.
İzmir Siyah
Pembe Üçgen Derneği’nden trans
kadın Demet Yanardağ da, trans cezaevine karşı çıkarak “Trans cezaevi yerine translara, LGBTİ bireylere özel
okul ve hastaneler açılabilir çünkü özellikle ayrımcılığa uğradığımız nokta toplumun içi. Sadece translara özel koğuş yapılabilir. Ben trans cezaevinin iyi niyetli olduğunu düşünmüyorum” diye konuştu.
“HÜCREYE KONULARAK İKİ KEZ CEZALANDIRILDI”
2000 yılında adam öldürme suçlamasıyla cezaevine giren trans
kadın Öykü, önce İzmir Buca Cezaevi’nde
kadın koğuşuna getirilmiş ardından
kadın koğuşunda kalmasına izin verilmeyerek tek kişilik hücreye konulmuştu.
Öykü’nün 2000 yılında yaşadığı sıkıntıları en iyi bilen isim olan avukatı Rıfat Öztürkoğlu o dönemde yaşadıklarını şöyle anlattı: “İstanbul’da transseksüel bir mahkumun
kadın koğuşunda bir kadını
hamile bırakması sonucu İzmir’deki cezaevinde yatan benim müvekkilim bir kez daha cezalandırılarak hücreye konulmuştu. Hücre cezası
Ceza Kanunu sistematiğinde ayrı bir cezadır zaten. İki defa cezalandırıldı. Çözüm bulunamadığı için hücreyi kabullenmek zorunda kaldı. Bunun çözümünü o dönemde bulamamışlardı. Bakanlığa kadar ulaşmıştık ama çözüm bulamadılar. Bu kanayan bir yara.”
“İZOLE EDİLDİ”
Müvekkilinin cezası kesinleştikten sonra Alaşehir L
Tipi Cezaevi’ne gönderildiğini, orada hücreye konulmasa bile bu kez de koğuşta yalnız bırakıldığını belirten Öztürkoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sınırlı havalandırmaya çıkma durumu vardı. Yine kısıtlanmış oldu.
Kadın koğuşuna konulamadı. Fiziksel olarak erkeklik özelliği taşıdığı için Bakanlık buna izin vermedi.
Erkek koğuşuna konulunca daha büyük sorun yaşandı. O kadar erkeğin arasında çift cinsiyetli birisinin bulunması sıkıntı oluşturdu. Açıkçası izole edildi. Bu
insan haklarına aykırı. Hem tutukluluk hem hükümlülük döneminde izole edildi. Tasarının şuan alt komisyonda bile bulunması büyük bir başarıdır. Yakın zamanda çıkmasını temenni ederim. Çünkü bu sorun aşılamıyor. Ayrı bir cezaevi mi yapılır yoksa cezaevlerine ayrı bir bölüm mü yapılır bilemiyorum.”
“AYRI CEZAEVİ DEĞİL AYRI KOĞUŞ YAPILABİLİR”
Trans kadınlara özel cezaevi yapılmasıyla ilgili karşıt bir görüş de Siyah
Pembe Üçgen Derneği’nden trans
kadın Demet Yanardağ'dan geldi. Lezbiyen,
gay biseksüel, trans, interseks (LGBTİ) bireylerin en çok ayrımcılığa maruz kaldığı yerin toplumun içi olduğunu belirten Yanardağ, translara özel cezaevi yerine trans bireylere ayrı bir koğuş yapılabileceğini söyledi.
Trans cezaevini pozitif ayrımcılık olarak görmediğini söyleyen Yanardağ, “Neden translara özel bir
okul yok. Neden translara özel bir
hastane yok da cezaevi var? Türkiye genelinde toplasanız 10 bin trans birey vardır. 10 bin kişi için özel bir cezaevine gerek var mı? Bunun altında yatan nedenin transları cezaya çarptırmak olduğunu düşünüyorum. Translara özel
okul istiyoruz,
okumak istiyoruz” ifadelerini kullandı.
“ÖNCE ÖZEL
OKUL VE
HASTANE YAPILSIN”
Trans bireyler olarak pozitif ayrımcılık ve eşitlik istediklerini dile getiren Yanardağ, şöyle konuştu: “Cezaevlerinde
kadın koğuşu ve
erkek koğuşu olduğu gibi ayrıca trans koğuşu olabilir. Sadece translara özel koğuş yapılabilir. Ben tras cezaevinin iyi niyetli olduğunu düşünmüyorum. Cezaevleri açılacağına
okul açılabilir. Aslında problem olan sadece cezaevleri değil.
Eşitlik dediğimizde insani açıdan düşünmeliyiz. Toplumun asıl ihtiyacı
sağlık hakkına erişim ve gerçek bir eğitimdir. Okullarda birçok problem yaşıyoruz. Başlı başına
tuvalet kullanmak bir problem. Öğretmenlerin, okuldaki diğer kişilerin homofobik tavırları nedeniyle
okul bırakabiliyor birçok LGBTİ birey. Bugün İzmir’de devlet hastanesi doktorları trans bireylere hizmet vermiyor. Kulaktan dolma aldığım duyumlara göre transların problemli olması ve
kavga çıkarması nedeniyle tedavi edilmediğini öğrendim.”
CEREN ATMACA-HALİL KARAHAN