Bilindiği kadarıyla Türklerin Balkanlara ilk geçişi Osmanlı Devleti’nin kuruluş döneminde, Orhan Gazi zamanında, 1353 yılında Çimpe Kalesi’nin Osmanlı’ya verilmesiyle gerçekleşmiştir. Bu olay okullarda da bu şekilde öğretilmektedir. Ancak başta Macaristan ve
Romanya olmak üzere Orta ve Doğu
Avrupa yani Balkan Yarımadası’nda ele geçen bulgular sonucunda Türklerin Balkanlar’a 1353 yılından çok önce geçtiği bilgisine ulaşılıyor.Balkan Yarımadası’ndaki kalıntılardan ve belgelerden ulaşılan bilgiler doğrultusunda yarı göçebe bir toplum olan Sakalar’ın veya bir diğer tabirle İskitler’in, M.Ö. 300’lü yıllarda Balkanlar’a getirdikleri Sekel Alfabesi olarak adlandırılan
alfabe ile yazılan metinlerde kullanılan alfabenin Göktürk Alfabesi olması, Türklerin Avrupa’ya ve Balkan Yarımadası’na adımlarını çok
eski tarihlerde attığının bir kanıtıdır. Ayrıca Hungary (Macar) kelimesinin, Balkans (Balkanlar) kelimesinin, Duna, Donau, Donav (Tuna Nehri) isminin, Alps Mountains (Alp Dağları) isminin Türkçe kaynaklı olması, Türklerin
Avrupa ve Balkanlar’da çok
eski olduğunun en önemli delillerindendir. Sonuç olarak duruma mantıklı bir şekilde bakıldığında, Türkler Balkanlar’da ve Avrupa’da çok eskiden beri varlık göstermemiş olsalar, neden Avrupa’nın en meşhur dağlarından biri olan Alps Mountains (Alp Dağları) ve en meşhur nehirlerinden biri olan Duna, Donau, Donav (Tuna Nehri) isimleri Türkçe kaynaklı olsun değil mi?