"Biliyorsunuz iktidar partisi olan AK Parti, 22 Mayıs'ta kongreye gitme kararı aldı. Sayın Başbakan da bu kongrede aday olmayacağını açıkladı. Hem AK Parti'nin kongre kararının, tüzüğün 70. maddesi gereği Sayın Genel Başkanın, Başbakan'ın aldığı bu kararın ve aynı zamanda Sayın Başbakan'ın aday olmama kararının hayırlı olmasını Allah'tan temenni ediyorum. Öncelikle Sayın Başbakan'a yaklaşık 20 aydır Başbakanlık sürecinde vermiş olduğu kıymetli hizmetler için şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum.
Milletimiz bu ülke için tuğla üstüne tuğla koyan hiç kimseyi asla unutmaz. Sayın Başbakan'ın da hizmetleriyle milletimizin gönlünde müstesna bir yere sahip olduğuna inanıyorum. Ben de huzurlarınızda daha önce başdanışmanım olarak, Dışişleri Bakanım olarak uzun yıllar birlikte çalıştığım, son 20 aydır da Başbakan olarak bu birlikteliği daha ileriye taşıdığımız Sayın Davutoğlu'na teşekkür ediyorum.
Bu tür makamlar bir nevi bayrak yarışıdır. 22 Mayıs'taki kongrede seçilecek kişi bu bayrağı devralacak ve hizmet yarışı bu şekilde sürüp gidecek. Bu bir bayrak yarışıdır. Ben de bayrağı Sayın Abdullah Gül'den almıştım. Çalışmalarımızla hem milletimiz, hem de Rabbimiz huzurunda ibra olmamızdır. Bayrağı devralacak arkadaşlarımıza da şimdiden başarılar diliyorum.
Bu parti ile gelişmeleri yakından takip etmem birilerini rahatsız ediyor. Niye rahatsız oluyorsunuz? Bundan daha tabii ne olabilir? Cumhurbaşkanı olmam geçmişimle, arkadaşlarımla ilişkimi kesmem anlamına mı gelir? Her
değişim beraberinde yeni bir heyecan, yeni bir dinamizm getirir.
2008'de de aynı şeyi yaptılar.
Ekonomi dibe vuracak dedim. Teğet geçti. Boşuna davul zurna çalmayın. Bu ülke, bu millet dimdik ayakta. Yarınlar bugünden daha iyi olacak.
Bugünkü Türkiye, dünün rotasız, hedefsiz, amaçsız Türkiyesi değil. Türkiye'nin önünde 2023 hedefleri gibi kapsamlı ve heyecan verici bir yol haritası var. Milletimiz, doğrudan
kendi oyuyla seçtiği cumhurbaşkanı sayesinde,
seçimler ve hükümetler gelip geçse de ülke yönetiminde herhangi bir boşluk olmadığını, olmayacağını artık çok iyi biliyor.
Benim başkanlık sistemini gündeme getirmemin sebebi de budur. Milletimiz 2007 anayasa değişikliği ile hukuki altyapısı hazırlanan, 10 Ağustos 2014 seçimiyle de fiili adımı atılan bu yeni dönemin faydasını görmüştür.
Bilhassa 7 Haziran seçimleriyle 1 Kasım seçimleri arasındaki belirsizlik dönemin güçlü cumhurbaşkanlığı sayesinde krize meydan verilmeden geçirilmesi milletimizin memnuniyetini daha da artırmıştır. Geldiğimiz noktadan geriye dönüş yoktur. Bunu artık herkes kabul etmelidir.
Yeni Anayasa'nın diğer ihtiyaçlarla birlikte milletimizin tercihi ve onayıyla girilen bu yeni yönetim tarzının kurumsallaştırılmasını da sağlayacak şekilde hazırlanacağına inanıyorum.
Geldiğimiz noktadan geriye dönüş yoktur. Başkanlık sistemi bizim için yeni değil, gelenekseldir.
Başkanlık sisteminden korkmaya gerek yok. Başkanlık sistemini bir an önce milletimizin onayına sunmamız gerekiyor"