Kuşadası’na bağlı Güzelçamlı Muhtarı Mümin Altıntaş, Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Deltası Milli Parkı içinde delice zeytinlerin toplatılacağını ve bununla ilgili bir ihale açılacağını söyledi. Olaya
tepki gösteren Muhtar Altıntaş, “Milli parkta delice zeytinlerin ihaleye çıkarılarak ticari olarak kullanılması, yörede yaşayan kurta, kuşa yem olacak bu ürünün toplanarak doğadaki hayvanların yiyeceklerinin azalmasına yol açacak ve
doğa talan edilecektir. Delice zeytinler emsal gösterilerek, defne, keçiboynuzu, kapari ve
deniz börülceleri de toplanmak istenecek, milli parkta çoğu hayvana
yuva ve barınak olan bu ağaçların yok edilmesinin önü açılacaktır.
Biz dünyada emsali bulunmayan Milli parkımızda bu türlü bir zeytin ihalesi olmasını istemiyoruz. Böyle bir ihalenin olması durumunda, toplayıcıların mutlaka zeytin ağacının etrafını açacağını, altına yazgı sereceğini ve ağaçlara zarar vereceklerini inanıyoruz” dedi.
Milli parkı içerisinde zeytin toplamak için ihale kararı alınmasına bir
tepki de çevrecilerden geldi. Kuşadası Eko Sistemi Koruma ve
Doğa Sevenler Derneği(EKODOSD) Başkanı Bahattin Sürücü, “ Günümüzde isimleri bile unutulan minnetle andığımız dönemin duyarlı ve ileriyi gören insanları tarafından 1966 yılında Milli
Park kapsamına alınan Dilek Yarımadası, son 30 yıl içinde Kuşadası’ndan başlayarak kapısına kadar gelen yoğun yapılaşmalardan bu statü sayesinde korunabilmiştir. Türkiye’nin muhtelif yerlerinden gelen arıcılık talepleri, yangın ve
yaz aylarında meydana gelen
insan ve
araç baskısı gibi unsurlarla sürekli tehdit altında olan ve bu baskıların ortadan kalkmasına yönelik çalışmaların sürdürüldüğü milli parkta, şimdi de alanın ekolojik yapısını ve yaban hayatını doğrudan etkileyecek bir tehditle karşı karşıyadır“ dedi.
Milli Parkın içindeki delice zeytinlerin toplanmasına yönelik bir ihale açılacağı ve buradaki zeytinlerin toplanacağı yönündeki gelişmeyi eleştiren Kuşadasa EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, “Dünyada çok ender rastlanılan maki topluluklarına sahip milli
park hem bir yarımada, hem
deniz hem
orman hem de delta ekosistemlerini barındırmaktadır. Denize doğru uzanan makiliklerin içinde bulunan delice zeytinler, diğer bitki ve
ağaç türleriyle o kadar sık bir topluluk oluşturmuştur ki, bir insanın bu makiliklerin içine girebilmesi neredeyse imkansızdır. Bu sık bitki topluluklarının içinde birçok memeli türü üreme, barınma ve saklanma imkanı bulmaktadır. Burada bulunan delice zeytinler normal
tarım alanlarında bulunduğu gibi değildir. Öylesine birbirine geçmiş durumdadır ki, Menengiç, Sakız ağacı, Keçiboynuzu, Kocayemiş, Ayı Fındığı, Dişbudak, Akça Kesme, Sandal ağacı, Erguvan, Sumak, Kermes Meşesi, Kızılçam gibi türlerin birbirine karıştığı görülmektedir. Bu çeşitlilik nedeniyle
Avrupa Konseyinin yürüttüğü,
Avrupa Biyogenetik Rezervleri Ağı tarafından, flora biyogenetik rezervi olarak kabul edilmektedir. Delice zeytinlerin toplanması, diğer zeytin işçiliğinde olduğu gibi ağaçların etrafının açılarak, yere yazgıların serilip toplanması şeklinde olacaktır. Bu durum hem diğer bitki çeşitliliğinin tahrip edilmesine, hem de burada var olan yaban hayatına büyük zarar verecek, işçilerin ısınma nedeniyle
ateş yakması, sigara içmesi yangın tehlikesi de getirecektir. Milli
Park Uluslararası sözleşmelerle birlikte, 2873 Sayılı Milli
Park Kanunu’na göre de korunmaktadır. Kanunun 14. Maddesi’ne göre yasaklanan faaliyetler “ a) Tabii ve ekolojik denge ve tabii ekosistem değeri bozulamaz, b) Yaban hayatı tahrip edilemez, c) Bu sahaların özelliklerinin kaybolmasına veya değiştirilmesine sebep olan veya olabilecek her türlü müdahaleler ile toprak, su ve hava kirlenmesi ve benzeri çevre sorunları yaratacak
iş ve işlemler yapılamaz, d) Tabii dengeyi bozacak her türlü
orman ürünleri üretimi, avlanma ve otlatma yapılamaz, bu alanlarda var olan yerleşim sahaları dışında iskan yapılamaz. “ denmektedir. Millî Parkın kaynak değerlerinin korunması ve tabiî kaynakların geliştirilmesi, 12. Maddeye göre de Milli
Park Müdürlüğünün en önemli görevleri arasında gelmektedir. Bu tür konulara hassas ve duyarlı baktığını bildiğimiz aynı zamanda adının başında “Doğa Koruma” olan bir kurumun delice zeytinlerin toplanmasına
sıcak bakmayacağını ve izin vermeyeceğini umuyoruz. Milli Parkın geleceğini tehdit edecek bu tür faaliyetler yerine, koruma-kullanma dengesi çerçevesinde yapılacak ekoturizm etkinlikleriyle ilgili projelerin geliştirilmesi, bu önemli
doğa alanı koruyacak, aynı zamanda Güzelçamlı ve Kuşadası’nın ekonomisine güç katacaktır“ diye konuştu.
ZAFER HACISALİHOĞLU
AYDIN