Yapıcıoğlu, benzer olayların tekrar yaşanması tehlikesinin olduğunu söyledi.
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) çağrısıyla 6-8 Ekim günü yaşanan
sokak gösterilerinin bilançosunu ve gündeme ilişkin değerlendirme bulunmak üzere
basın toplantısı düzenleyen Yapıcıoğlu, olayların yaşanmasında İsrail ve ABD’nin ilişkileri olduğunu öne sürdü.
Açıklamasının başında çözüm sürecine değinen Hüda-Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, çözüm sürecinin bittiği tartışmalarının yaşandığına dikkat çekerek, "Çözüm süreci bitti mi devam mı edecek soruların sıkça sorulduğu bir aylık bir dönemden sonra, gerek hükümet gerekse
HDP cenahından sürecin kaldığı yerden devam edeceğine dair açıklamalar yapıldı. Sürecin devam edip etmeyeceğinin tartışmasının nedeni ise 6-8 Ekim olaylarıydı. 6 Ekim’de başlayan olaylar bazıları için birkaç gün sonra bitti. Ancak bize yönelik saldırılar olayların başlangıcındaki yoğunlukta olmazsa bile bir müddet daha devam etti" dedi.
"SALDIRILAR ÖNCEDEN PLANLANDI"
6-8 Ekim’de yaşanan olaylarını değerlendiren Yapıcıoğlu, olaylarda 29 kişinin hayatını kaybettiğini vurguladı. Parti binalarına çok sayıda saldırının yapıldığını aktaran Yapıcıoğlu, "Parti ve dernek binalarımıza, partili üye ve yöneticilerimizin
ev ve
iş yerlerinde onlarca saldırı yapılmış, bazıları tamamen yakılarak kullanılmaz hale getirildi. Olayların pek çok yerde, aynı anda ve benzer bir şekilde gerçekleşmesi bu olayların kendiliğinden spontane gelişmediğini, önceden planlandığını bir merkezden organize edildiğini göstermektedir. Bu olayların planlayıcıları amaçlarına ulaşamadan sokağa saldıkları elamanlarını planladıkları zamandan önce geri çekmek durumundan kalmışlardır. Bu organizasyonda İsrail
terör şebekesi ve sözüm ona stratejik müttefik ABD’nin varlığı gözden kaçırılmamalıdır" diye konuştu.
"16 KARDEŞİMİZ İSLAMİ KİMLİĞİ NEDENİYLE KATLEDİLDİ"
Toplam 16 kişinin sadece İslami kimliği veya siyasi duruşu nedeniyle hedef seçilerek katledildiğini iddia eden Yapıcıoğlu, "Bu nedenle bu cinayetler soykırımdır, insanlığa karşı suçtur. Olaylar esnasında ve sonrasında gösterdiğimiz ve izzetli duruş olayların daha fazla büyümesine ve camiamızın
top yekun imha kalkışmasına geçit vermemiştir. Hükümet tarafından birkaç gün önce açıklanan rakamlara göre, 6-8 Ekim olaylarında, hayatını kaybedenlerin sayısı 29, açılan soruşturma sayısı 73, toplam şüpheli sayısı bin 598,
gözaltı sayısı 894, tutuklananların sayısı 386’dır. Benzer olayların yaşanması tehlikesi ne yazık ki vardır. Çünkü zihniyet değişmemiştir. PKK ve bağlı kurumları kendilerine tabi ve teslim olmayanları düşman olarak tanımlamaya devam etmektedir. Diğer taraftan 6 Ekim ve sonrasında bize yönelik saldırlar da öncekiler gibi faili meçhul kalmaktadır. Yaşanan
insanlık dışı olaylarının sorumluları bellidir. Olaylar durulur gibi olduktan sonra, ‘Eylemlere devam edin, sokakları terk etmeyin’ çağrısını yapanlar bir ay sonra bile iyi olduğu ve olayların iyi neticeler verdiğini söyleyenler malumdur. Bu vahşetin bir daha yaşanmaması için herkese, herkesime düşen sorumluluklar vardı. En büyük sorumluk
HDP yöneticilerine düşüyor. Aklınızı başınıza alın. Kürt gençlerini karşı karşıya getirmekten, bir birine kırdırmaktan vazgeçin. Bu mazlum halkın tek temsilcisi olduğunuzu zannetmeyin" şeklinde konuştu.
"KÜRT SORUNUNDA MUHATAP BÜTÜN HALKTIR"
Açıklamalarının ardından
basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Yapıcıoğlu, çözüm sürecinin iki boyutundan birincisinin silahların susması, çatışmaların sona ermesi olduğunu söyledi. Yapıcıoğlu, "Elinde
silah bulunduranların bu konuda ne tür talepleri vardır bu konu onlarla görüşülecektir. Bundan daha tabi daha doğal bir şey olamaz. Buna hiç kimsenin itirazı olamaz olmamalıdır da. Bizim şahsen hiçbir itirazımız yoktur. Kürtlerin hak talepleri sadece elinde
silah bulunduranlarla veya onların temsilcisi gibi davrananlarla pazarlık konusu edilemez. Bu konuda muhatap bütün halktır ve bütün örgütlü yapılardır. Elbette Hüda-Par da bu yapılardan bir tanesidir" ifadelerini kullandı.
Yapıcıoğlu gazetecilerin DTK ile görüşmelerin yapılıp yapılmadığı sorusu üzerine şunları söyledi:
"Olaylardan sonra bazı ara bulucular devreye girdi. DTK’nın bu konuda görüşme talebi vardı.
Biz kurumsal olarak ne DTK’yla ne HDP’yle
kendi sorumluluklarını kabul etmemeleri ve bunu beyan etmemeleri halinde kurumsal olarak görüşmeyeceğimizi kendilerine ilettik. Hatip Dicle şahsi olarak bu olayların doğru olmadığı yönünde açıklama yaptığı için arkadaşlarımız 21 Ekim Salı günü Hatip Dicle’yle bir görüşme gerçekleştirdi. Fakat bu görüşmeden bir gün sonra 22 Ekim günü Karlıova’da parti üyesi bir kardeşimiz olan Fethi Yalçın evinin önünde silahlı saldırıya uğradı. Dolayısıyla
biz bu yumuşama mesajlarının çok ciddi olmadığını düşünüyoruz. Sağlıklı bir diyaloğun gelişmesi için her şeyden önce diyalog ortamının oluşmaya elverişli bir dilin kullanılması gerektiğini düşünüyoruz.
Görüşmelerden sonra bile
HDP karar organları toplandığında almış oldukları bazı kararlarda partimize hakaret anlamına gelebilecek pek çok cümle kullanmışlardır. Öncelikle bu dili terk etmeliler. Bu işin sorumluluğunu açık yüreklilikle kabul etmeliler. Böylesi olayların bir daha tekrar etmemesi için bir güven ortamının oluşmasına katkı sunmaları gerekmektedir. Maalesef bugüne kadar böyle bir durum gerçekleşmemiştir."
AHMET ÜN
DİYARBAKIR
