Burada
top hakkındaki ilk bilgileri verdikten sonra, 15. yüzyıl müellifi olan Âşık Paşazâde (Tevârih-i âl-i Osman, 136)’nin I. Bayezid’in İstanbul’u ilk muhasarasına (1391) dair haberler verirken,
top hakkındaki bilgilere özellikle
temas ettiği bilinmektedir. Müellif, topun Sultan I. Murad ile oğlu Sultan II. Mehmed zamanında çok kullanıldığından söz etmektedir. Bu devirde bol miktarda kullanılan topun bir evveliyatının olması gerekmektedir. İşte bunu isbat edebilecek bir olay, 1389’daki I. Kosova Savaşı’dır. Kaynaklar, bu savaşta hayli
top kullanıldığına dair bilgiler vermektedir. I. Kosova Savaşı’ndan sonra, Osmanlı Devleti Balkanlar’da durumunu güçlendirmiş ve o zamana kadar kargaşa içinde bulunan Balkanlar’a sulh ve sükûn hakim olmuştur.
Türkler, I. Kosova’daki başarılarında, topun büyük bir rol oynadığını gördüler ve meydan savaşında da önemli bir silâh olduğunu anladılar. Böylece
top teknolojisinde yenilikler yapılması zarureti ortaya çıktı. Bu arada, miktarının da arttırılması söz konusu idi.
Top, öneminin anlaşılmasından sonra kalelerin savunmasında da kullanılmaya başladı.
Karaman hükümdarı Karamanoğlu II. Mehmed Bey’in
Antalya muhasarası srasmda kaleden atılan bir
top güllesiyle şehit olması (1426). bu sırada Teke Beyliği’nde de
top bulunduğunu göstermektedir.
Topçulukta Gelişme
Topçu Ocağı’nın kuruluş tarihi kesin olarak tesbit edilememekle beraber, İstanbul’un fethinden önce mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Bu da,
top teknolojisi kadar, askerî birlikler arasında teşkilâtlanmanın da sürdüğünü göstermektedir.
II. Mehmed, İstanbul’un fethi hazırlıkları sırasında Rumeli Hisarı’nın inşaatına çok önem veriyordu. Hisar tamamlandığı vakit, büyük burçlara ve kale bedenlerine toplar konmuştu.
Deniz kenarındaki Halil Paşa burcuna da en büyük
top yerleştirilmişti. Buraya konan toplar bakırdan dökülmüş ve 600 libreden ziyade ağırlıkta gülle atabiliyordu. Çağdaş bir kaynağa göre (Tursun Bey, Târîh-i Ebu’l-feth, Hazırlayan: Mertol Tulum, İstanbul 1977,45) ise, Rumeli Hisarı’na 20 kadar
top yerleştirilmişti. Müellif, bu topları “ateş-saçan ejderha” şeklinde tasvir etmekte, güllelerinin taştan yapıldığını kaydetmektedir.