Mehmet, anasınıfında eğitimine devam ettiği bir gün, renkleri hatırlama oyunu oynamaktaydı. Öğretmenleri renkli kalemlerle bir kağıda
resim çizmekte, daha sonra öğrencilerin bu çizilen şekli hatırlamaları istenmekteydi. Ancak Mehmet renkleri bir türlü öğrenemiyordu. Yapılan detaylı tetkikler sonucu Mehmet’in ‘optik nöropati’ denilen,
genetik bir rahatsızlığı olduğu ortaya çıktı. Doktorlar, Mehmet’in zamanla tüm görme yetisini kaybedeceğini söylemişlerdi. Bu duruma çok üzülen ailenin, Mehmet’i görme engelliler okuluna göndermekten başka çaresi kalmamıştı. Okula başlayan Mehmet, burada da sorunlar yaşamaya başladı. Bir türlü kabartma alfabesini öğrenmek istemiyordu. Bunun nedeni de etrafını azda olsa görebilmesiydi. Annesinin bir
televizyon programında rastladığı
doktor az görenler için oluşturulan Günışığı Projesi’nden bahsetmekteydi. Bunu duyan annenin içi bir anda umutla doldu. Projeyi enine boyuna araştıran
aile çocukları için en doğru kararın Günışığı Projesi’ne dahil
olmak olduğuna karar vermişlerdi. Vakit kaybetmeden Mehmet’i projeye dahil ettiler. Mehmet günden güne gelişim gösteriyor, okula her gün büyük bir hevesle gidiyordu. Mehmet’in içindeki
yaşama sevinci okuma yazmayı hızlıca öğrenmesine ve
kendi başına hayatını sürdürebilmesine olanak sağladı. Mehmet’in bugün tıpkı herkes gibi gerçekleştirmek istediği hedefleri ve hayalleri var.