Yine dört, dörtlük bir bölümü daha geride bırakarak, direk bölüm yorumuma geçiyorum.
10. Bölüm'e damga vuran
sahne tartışılmazsız Abdülhamid'in, Ömer'i sırlar odasında, bilgilendirdiği sahneydi. O ne muhteşem, o ne süper ötesi bir sahneydi. Kim ne derse, desin Payitaht Abdülhamid'de şimdiye kadar izlediğim en etkileyici, en
efsane sahneydi. Tekrar, tekrar açıp, hiç sıkılmadan izleyebileceğim bir
sahne
Ömer'in, Celal'in yerine geçmesi çok güzel bir gelişme oldu. Celal'i severim ama Ömer'in önünün açılması için, Celal'in gitmesi gerekiyordu. Gerçi ben hala Celal'in öldüğüne ihtimal vermiyorum. Bir gün ansızın karşımıza çıkarsa, hiç şaşırmam. Naime'ye yazmış olduğu itiraf mektubu, sanki tekrar dönebileceğine dair bir ip ucu verir gibiydi. Izleyip, göreceğiz.
Hertzl'in hallerine yine bol, bol güldüm. Kendisi hasta ama yanında ki şahıslar, kendisinden daha da hasta. Hastalık'ta master yamışlar adeta. Hertzl'in, Hiram ve diğerlerine olan şaşkın bakışları çok eğlenceli. Lakin söylemeden edemeyeceğim, Hertzl bu son bölümlerde çok arka plan'da duruyor. Asıl ön plan'da kendisi olması gerekirken, diğerleri daha çok ön plan'da.
Bomba işi yatacak. Mahmud Paşa'nın canı pek çok kıymetli. Sadrazam Halil Paşa'da bu sayede kurtulacak.
Lakin Mahmud Paşa yine yaptı yapacağını ve yine bir fitne tohumunu ekti. Bu sefer seçtiği kurban, Gazi Osman Paşa. Plevne kahramanı Osman Paşa her ne olursa olsun, Vatanına ve Sultan Abdülhamid Han'a ihanet etmez. Sadece bir imtihan'dan geçiyor. Bu imtihan'dan anlının akıyla çıkacağına eminim.
Harem tayfası, yine her
zaman ki gibi, birbirlerini mat etmeye çalıştılar. Bidar Sultan, Seniha'nın yemini yuttu ve Abdülhamid'in öfkesini kazandı. Seniha tam 1-0 öndeyken, Bidar karşı atak yaptı ve 1-1 öne geçti. Şuan kazanan taraf yok. Bakalım bu maçı kim kazanacak.
Abdülkadir'in her şeyi eline, gözüne bulaştırması da, ayrı bir olay. Bu oğlan hiç mi bir şeyi düzgün yapamayacak? Sanırım Abdülkadir hayata 1-0 yenik başlayan insanlardan.
Ahsen konusunda da, yenilgiye uğramış durumda. Ömer nasıl da, Abdülkadir'in karşısında "Ben kazandım" moduna girdi. Ah Abdülkadir ah. Bu gidişle Pakize'ye "He" diyecek.
Melike bu hikayede kilit rol oynayacak, belli. Kim bilir, belki de Abdülhamid'in en has adamlarından olacak.
Kendiliğinden Saray'a gitmesi çok uzun sürmeyecek gibi. Samir'in intikamını almak Melike'ye düşecek. Vay Sara ve diğerlerin haline.
Basil Zaharoff'un Ayasofya hayali, olduğu gibi suya düştü. Basil kim, Ayasofya'ya haç dikmek kim? Hesabı Abdülhamid Han'sız yaptığı ne kadar da belli. Ulu Hakan olduğu sürece, Basil Ayasofya'ya ancak dışardan bakabilir.