Türkiye’de ortaya çıkıp birçok yabancı ülke ve örgütlerden de destek gören PKK (Kürdistan İşçi Partisi)
terör örgütünün 1980’lerdeki Marksist-Leninist yapılanması zamanla evrimleşmiştir. Şiddet yanlısı sosyalist bir ideolojiden, Guti ve Sümerlerin Kürt olduğunu ve Mezopotamya’nın üstün ırkından geldiklerini savunan aşırı Kürt milliyetçiliği öne çıkarılmış, Irak, İran,
Suriye ve Türkiye’yi içine alan geniş bir coğrafyanın Kürt hegemonyası altına alınması ve bu coğrafyanın etnik olarak tamamen Kürtleştirilmesi amaç edinilmiştir. Nazi anlayışının temel unsurlarından olan ‘üstün millet’ anlayışı PKK’da çok açık şekilde görülmektedir. Aşırı Kürt milliyetçiliğine kayan PKK ve alt kanat yapılanmaları özellikle üniformalılara karşı yapıyoruz deyip toplumun her kesiminden olanlara, bunlara
iş adamları, öğretmenler, doktorlar, avukatlar, öğrenciler,
kadınlar ve çocuklar dahil, karşı işledikleri
suç ve cinayetlerle Neo-Nazi örgütlerinden bir farklarının olmadığını kanıtlamışlardır. Alçakça planladıkları salıdırılarında sivillere karşı işledikleri cinayetlerin yanısıra adam kaçırma, gasp, haraca bağlama,
insan ve uyuşturucu kaçakçılığı vb suçlarla bilinen PKK, Avrupa’da tıpki Neo-Nazi Almanların yaptığı türden nefret cinayeti, cami ve işyeri kundaklama suçlarını gerçekleştirdiği de tespit edilmiştir. PKK sosyal sitelerde tıpki diğer Nazi örgütleri gibi milliyetçilik, demokratik haklar, belli bir gruba özel özgürlük ve duygusal-demagojik söylemlerle genç beyinleri etkilemekte,
kendi basın-yayın organlarıyla da propogandasını yapmaktadır. PKK’ya Avrupa’da psikolojik, politik ve finansal destek verenlerin Türk düşmanı aşırı milliyetçi Aryan grupların ve siyasetçilerin olması tesadüf değildir; aşırı sağ ideolojinin Avrupa’daki amaçları arasında Türkleri Avrupa’dan tecrit etmek vardır ve belli bir dini inanca bağlı olmadıkları yargısını yaratmış PKK’yı da Türkler üzerinde bir tehdit olarak kullanmaktadırlar.
Kürtlerle Türkler arasında komşuluk ve
kardeşlik ilişkileri açısından göze değer hiçbir sorunun olmadığı Türkiye’de, aşırı Kürt milliyetçiliğinin AB dışında diğer bazı emperyalist ülkeler tarafından da körüklendiği bilinmektedir. Terörizme
savaş açmak için okyanusun öte tarafından gelenlerin terörizmi yok etmek şöyle dursun yerine yenilerini yaratmaları ve PKK gibi örgütleri silahlandırmaları asıl amaçlarının çok farklı olduğunu göstermektedir.
Eğitim kampları Kuzey Irak’ta yani ABD’nin askeri şemsiyesi altında, finansal ve politik yapılanması ise Avrupa’da olan bu örgütün çok kısa sürede elimine edilmesinin önündeki en büyük engel batıdır. Nihat Erim gibi geçmişte bir başka radikal sosyalist
terör örgütü tarafından şehit edilmiş bir devlet büyüğümüzün
ABD büyükelçiliği tarafından gündeme getirilip ABD-Türk dostluğuna dem vurulması ‘zevzeklik ‘değil akıl almaz bir ikiyüzlülük ve tehditdir zira Nihat Erim’in şehit edilmesinden sonra bu ülkeye askeri rejim getirilmiştir.