Şubat 2014’te başlayan Rusya-Ukrayna krizinin, AB ve
ABD başta
olmak üzere pek çok ülkenin uygulamaya koyduğu yaptırımlarla dünyayı
soğuk savaş günlerine geri götürdüğüne dikkat çeken Tufan, "Rus politikacıların bu ülkelere seyahatlerinin engellenmesi ile başlayan yaptırımlar, askeri ilişkilerin ve yatırımların dondurulması noktasına gelmiş, buna karşılık
Rusya bu ülkelerden ihraç edilmekte olan gıda ürünlerine bir yıl süreyle ambargo uygulamaya başlamıştı. Yaptırımlar nedeniyle gitgide zayıflayan
Rus ekonomisi resesyon sinyalleri veriyor. Ruble üzerinde artan baskıya karşılık
Rus Merkez Bankası
politika faizini kademeli olarak artırdı. Yılın başında yüzde 5,5 olan
politika faizi en son Ekim ayı sonunda yüzde 9,5’e çıkarıldı. Ancak, Merkez Bankası’nın bu hamlesi
Rus Rublesinin dolar karşısında yıllık bazda yüzde 30 değer kaybetmesine engel olamadı.
Rus ekonomisinin içinde bulunduğu zor durum, Ekim ayında Moody's’in Rusya'nın kredi notunu "Baa1"den "Baa2"ye indirmesi ve not görünümünü negatif olarak belirlemesi ile de teyit edilmiş oldu.
Rus Merkez Bankası’nın “sıfır” olan 2015 yılı büyüme hedefi son gelişmelerin ardından fazla iyimser görünüyor" dedi.
Petrol fiyatlarındaki düşüşün
Rusya ekonomisi açısından hayati bir tehlike oluşturduğunun altını çizen Tufan, "Petrol fiyatlarının düşmesinin nedeni
dünya ekonomisinde yaşanan daralmaya bağlı talep azalması olmakla birlikte,
ABD ve Suudi Arabistan’ın anlaşmalı bir şekilde üretimi kısmamaları, aksine üretimlerini artırma kararları fiyatların daha da düşmesine neden oldu. Yapılan açıklamalarda üretim artışının tamamen piyasaları dengelemek amacıyla yapıldığı söylense de, talebin bu kadar daraldığı bir dünyada arzın daha da artırılması ticari açıdan yapılabilecek son şey. Tabi eğer rakibinizi batırmak istemiyorsanız. Bu durumda üretimin artırılması kararının Rusya’ya uygulanan yaptırım zincirinin son halkası olduğu sonucuna varıyoruz. Petrol fiyatlarının düşmesinden bütün petrol ihraç eden ülkeler olumsuz etkileniyor, ancak ekonomileri göreceli olarak daha iyi durumda olan
ABD Suudi Arabistan gibi ülkelerin bu fiyat düşüşlerini tolere etme imkanları var. Halihazırda zor günler geçiren
Rusya İran ve Venezuela gibi ülkeler için petrol gelirlerinin azalması ciddi boyutta bütçe açıkları anlamına geliyor. Konu ile ilgili olarak Türkiye’de Destek Menkul Değerler analistlerinin yaptığı araştırmalar da bu gelişmeleri doğruluyor.
Rusya ekonomisi 2008 mali krizinde petrol fiyatlarının 40 dolara yakın düşmesi nedeni ile yüzde 7,8 küçülmüştü ve Rublenin değerini koruyabilmek için 200 milyar dolar harcamak zorunda kalmıştı.
Rusya devlet başkanı Putin geçtiğimiz günlerde 400 milyar dolarlık rezervleri sayesinde en kötü senaryoya dahi hazırlıklı olduklarını ifade etmiş olsa da,
Rusya gibi bir
ekonomi için 400 milyar dolar uzun süreli güvence sağlayabilecek bir tutar değil. Petrol fiyatlarının 10 dolar düşmesinin Rusya’nın döviz gelirlerinin 20 milyar dolar azalması anlamına geleceğini belirten Destek Menkul Değerler uzmanları bu gelişme ile birlikte forex piyasasının da hareketleneceğini söylüyor.
AB ve ABD’nin uyguladığı yaptırımların beklenen doğal bir sonucu olarak
Rusya Çin ile ticari ilişkilerini artırma çabasına girdi.
Rusya 6 ay önce imzalanan 400 milyar dolarlık doğalgaz anlaşmasının ardından geçen hafta Çin ile 30 milyar dolarlık ikinci doğalgaz anlaşmasını imzaladı. Önümüzdeki dönemde Rusya’nın
Asya ülkeleri ile yeni anlaşmalar imzalayarak petrol fiyatlarından kaynaklanan bütçe açıklarını finanse etme çabasına daha fazla şahit olabiliriz.
Uygulanan yaptırımların şiddetini giderek artırması 80’li yıllarda yaşanan
soğuk savaş dönemlerini anımsatıyor. 80’lerin sonuna doğru ABD’nin yarattığı baskı sonucu petrol fiyatlarının düşmesiyle Sovyetler Birliği döviz rezervleri erimiş ve ardından devam eden süreçte Sovyetler Birliği dağılmıştı. Bugün tanık olduğumuz gelişmeler adeta tarihin tekerrürü niteliğinde. Moskova’nın elinde bulunan döviz rezervlerinin tüketilmesi ve bu şekilde fakirleştirilmesi girişiminin sonuçlarını tahmin etmek ise oldukça zor.
Petrol fiyatlarının düşmesi, Türkiye gibi enerji ithalatı yapan ülkelerin cari açıkları açısından olumlu gibi görünse de, Rusya’ya ihracat yapan sektörlerin yoğunluğu ve
Turizm gelirlerinde Rusya’nın büyük payı düşünüldüğünde aslında olumsuz bir
tablo ortaya çıkıyor. Petrol fiyatlarının düşürülmesi ile Rusya’nın zayıflatılması beraberinde AB dahil
olmak üzere pek çok bölge ülkesinin zarar görmesi anlamına gelir. Rusya’nın uzun süreli bir direniş sonrasında geri adım atması halinde ise petrol fiyatlarının tekrar sert bir şekilde yükselmesi pek çok ülkenin ekonomisinde şok etkisi yaratarak onarılması güç sonuçlar doğurabilir" dedi.