Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Kimse bizden popülizm beklemesin ama bunun yanın da dinamik bir şekilde seyreden ekonomik politik konjonktürde statik bir tavır da beklemesin. Bir kriz anında refleks verme kudretimizle, o refleksi verdikten sonraki kalıcı ekonomik yapıyı kurma arasında bir bütünlük var" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Merkez Bankası’ndan aldığı brifing sonrası
basın toplantısı düzenledi. Davutoğlu, hükümetin kurulmasını müteakip bütün bakanlıklardan ayrı ayrı brifingler almayı sürdürdüğünü belirterek "Zaten biliyorsunuz gelişmiş teamül vardır, Merkez Bankası Başkanı yılda iki kez Bakanlar Kurulu’na brifing sunar. Bunun da ötesine geçerek daha yakından küresel piyasalarda, uluslararası ekonomik politikalarındaki gelişmeleri doğrudan istişare etmek bağlamında bugünkü toplantımız çok verimli geçti. Küresel sistemin dönüşümü hem siyasal hem ekonomik sonuçlar doğruyor.
Dünya ekonomisinin yapısı kendisini de yenileyerek değişiyor. Bu yapısal değişimleri sarsan 2008 küresel krizinin etkileri içinde son derece dinamik bir uluslararası ekonomik ortamda bulunuyoruz. Ekonomik ortamı yakından takip etmek, ekonomik ortamdaki refleksleri, kurumsal ve psikolojik yaklaşımları mekanizma içinde problemleri görmek, siyasal sorunları izlemek rasyonel ve ekonomik politikanın olmazsa olmaz şartlarıdır. Önümüzdeki hafta G-20 için Avusturalya'ya gideceğiz, dönem başkanlığını üstleneceğiz. Türkiye, artık sadece iç ekonomik krizlerine
tepki veren ve bununla yetinen uluslararası piyasalardan başta IMF
olmak üzere destek uman bir ülke değil. Merkez Bankası ile bu anlamda ortak ve benzer yaklaşım ve analizlerle kuvvetli istişare içinde olunması da bu başarının sürdürülmesi önemli. Türkiye sadece iç ekonomik başarısıyla önemli bir ülke değil"
Türkiye'nin bir istikrar adası olarak ekonomik büyümeyi rasyonel bir şekilde gerçekleştirmiş bir ülke olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, şunları söyledi: "Türkiye, G-20 dönem başkanlığını üstleneceği gibi, küresel ve ekonomik politik yapıya öncü rol oynayabilecek, en az gelişmiş ülkelerle en fazla gelişmiş ülkelerle küresel ekonominin sürdürülebilir
adalet anlayışıyla rasyonel bir perspektifi barındıracak bir ülke olarak da gelecek sene uzun yıllar anılacak dönem başkanlığını yapacak. Bu sunuşun G-20 zirvesi öncesinde olmasını özellikle rica etmiştim. Yarın da son derece yapısal dönüşüm programını kamuoyuyla paylaşacağım. Bir ülkede siyasal istikrar ile ekonomik kalkınma arasında, performans doğrudan
ilişki vardır. Birçok ekonomik krizle karşılaşan ülkelere baktığınızda, bu krizin önemli sebeplerinden birisi siyasi istikrarın olmaması. Hepimiz Avrupa'dan ve hatta büyük ülkelerden örnekleri sıralayabilir. Ekonomik performansı düşen ülkelerde de siyasal istikrarı sürdürme imkansızlığı var.Türkiye bütün bu sınavlardan büyük bir başarıyla geçti. Hem toplumumuza güven veren hem küresel piyasalara güven veren yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Önümüze bakmamız gereken ve önümüzdeki 9 yılı çok akılcı bir şekilde planlamamız gereken bir dönemden geçiyoruz. Kurumlar arası ve ekonomik politikalar entegrasyon hayati derecede önemlidir ve bizim birinci önceliğimiz bu politikalar finansal,
tarım sağlık politikaları, reel sektör ve sanayi politikaları Ar-Ge politikaları bütün bunlar bir ülkenin toplam performansını yansıtarak, birbirini destekler mahiyetteyse anlaşılır."
"ÜLKE EKONOMİLERİ BİR KUVÖZDE DEĞİLDİR"
"Ülke ekonomileri bir kuvözde değildir, küresel ekonomik politik içindedir" diyen Davutoğlu, "İhtiyaç hissettiğimiz şey, bütüncü, birbirini destekleyen tamamlayan entegre bir ekonomik vizyondur. Bu vizyon Türkiye'de var, bu yüzden krizleri aşabildik" ifadelerini kullandı. Krizleri aşmanın tek başına yeterli olmadığını anlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Böylesine özgün ve yaratıcı politikalar gerçekleştirmeliyiz ki diğer ülkelerle 'gelişmiş ülkeler' aramızdaki fark azalsın ki Türkiye bütün bu krizlerden pozitif enerji üreten bir performans sergileyebilsin. Yapmamız gereken iki ana husus var, birisi var olan ekonomik politik sistem içinde
kendi halkına güven veren bir ortamın oluşması. Merkez Bankasının aldığı kararların etkinliği diğer taraftan her bir bakanlığımızın gösterdiği performans, istihdam alanlarının açılması ile ülke insanının genelde duyduğu memnuniyet hepsi bu çerçevede değerlidir. Bunu destekleyen bir vizyon üretmek bakımından da Orta Vadeli Programı açıkladık ki şunu göstermeye çalışıyoruz Türkiye kısa vadeli, mali bütçe disiplin konusunda çıkan rakamlar
umut verici rakamlardı. Hükümetimizin popülist anlayışı olmaz, şimdi de olmaz. Popülizm insanların bir sonraki seçimi kazanma güveni yoksa çıkar. Kimse bizden popülizm beklemesin ama bunun yanın da dinamik bir şekilde seyreden ekonomik politik konjonktürde statik bir tavır da beklemesin. Bir kriz anında refleks verme kudretimizle, o refleksi verdikten sonraki kalıcı ekonomik yapıyı kurma arasında bir bütünlük var."
Toplantıya, Başbakan Davutoğlu’nun yanı sıra Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, Başbakan Yardımcısı
Ali Babacan ve Merkez Bankası bürokratları da katıldı.
ENİSE YAPAR