5.800 gösterim
89,23 viral puan

"Terör bitmeden yeni anayasa zor"

Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, terörün yüreklerde yaktığı ateşin sönmesi gerektiğini belirterek, "Bu sorun çözülmedikçe anayasa yapmanın güçlüğü ortadadır" ifadelerini kullandı.
koroes 15.03.2013 saat 16:35
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Erciyes Üniversitesi ve Kayseri Barosu tarafından İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Salonu'nda düzenlenen ''Yeni Anayasa'' konulu sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, yeni anayasa çalışmalarına ilişkin, ''toplumsal sözleşme'' denilen anayasayı hazırlayan tarafların, sahip oldukları kırmızı çizgilerden bir adım geride durarak bu müzakereleri sürdürmeleri gerektiğini vurgulayarak, iktidar ve muhalefetin sahip oldukları güçler gözetilmeksizin herkesin eşit şartlarda temsil edildiği Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda imkanların boşa harcanmaması gerektiğini kaydetti.

Haşim Kılıç, ''Herkesin isteklerinin anayasada yer alması gibi ütöpyanın gerçeklerle örtüşmeyeceği açıktır. Her kesimin kendi doğrularını vazgeçilmez, tartışılmaz, kılına bile dokunulmaz kutsallara dönüştürmesiyle ortaya çıkacak dayatmalar, diyaloğu ve müzakere şartlarını ortadan kaldırır. Makul ve ölçülü olabilirsek bu müzakerelerden başarıyla çıkılması kaçınılmazdır. Aziz milletimiz de bu sürecin başarıyla sonuçlandırılmasını heyecanla beklemektedir'' diye konuştu.

Kılıç, şöyle devam etti:

'Barıştan uzak çatışma ortamlarında sorununu çözmek için isteklerini anayasaya taşıyabilen bir kesimin hissettiği ya da hissettirdiği zafer kazanma duygusu, karşı düşünce sahiplerinin milli, dini, etnik veya kültürel dünyalarında kırılmalara neden olacağı açıktır. Böyle bir sonuçla karşılaşmamak için gerginliğin, kavganın, terörün son bulması konusunda her bireyin, toplumun ya da tüm siyaset kurumlarının yapabileceği bir katkı vardır.
Bu toplum, kurduğu 90 yaşındaki cumhuriyetinin 45 yılını terörle mücadele etmekle geçirdi. Yarım asırdır kaybettiğimiz ekonomik, sosyal, kültürel varlıklarımızı bir tarafa bırakırsak, bu uğurda can verenlerin ana yüreklerinde bıraktığı ateş, bütün bir toplumu yakmaya yetecek güçtedir. Bu ateş sönmelidir. Zira kendi saadetini başkalarının felaketi üzerine kuranlar en çirkin zulmün uygulayıcısı olur. Bu sorun çözülmedikçe anayasa yapmanın güçlüğü ortadadır, yapılsa bile yeni sorunlar doğurmaya adaydır.''

Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, ''Devletin tüm inançlar karşısında eşit uzaklıkta durmasını öngören laiklik anlayışı, toplumun birliğini sağlaması gerekirken bizdeki uygulama ile ayrışmaya ve çatışmaya ivme kazandıran bir fonksiyon üstlenmiştir'' dedi.

Haşim Kılıç, ''Devlete ait olan bir kavramla birey ahlakını laikleştirmeye ve dinsel duygularını kalplerine kilitleyerek hayatına etkili olmasına engel olmaya çalıştık. Başarısız olan bu uygulama kalp ve gönüllerde ayrılık dışında hiçbir kazanım sağlamadı. Aynı şekilde terör kavramının da muğlak ve belirsiz olması, uygulayıcıların farklı ve isabetsiz yorumlarının ortaya çıkmasına neden olmuş, neticede ciddi hak ihlalleri toplumsal sorunların çözümünü çıkmaza sokmuştur'' diye konuştu.

TBMM'nin meşruiyet zeminini kaybetmemesi gerekir

''Değerli bilim adamlarımızın tartışmakta olduğu 'yeni bir anayasa yapımının kurucu meclis mi yoksa kurulmuş meclis tarafından mı yapılması' gerektiği ya da 'halen mecliste yapılmakta olan çalışmanın yeni bir anayasa yapılması mı, yoksa kapsamlı bir anayasa değişikliği mi?' şeklindeki tartışmalar öncelikle sorunumuz olmamalıdır'' diyen Kılıç, şöyle devam etti:
''Önemli olan, milletimizin rüşdünü ispat edebileceği belirttiğim eşikten geçebilmesidir. Yapılan bu tartışmalara ilişkin düşüncemi ifade etmem gerekirse, 'milletin hür iradesiyle seçilerek TBMM'yi oluşturan milletvekillerinin, kurucu meclis fonksiyonuna sahip olduğu ve yeni bir anayasa yapabilme gücünün var olduğunu' söylemek olacaktır. Ancak, TBMM'nin bu fonksiyonunu yerine getirirken meşruiyet zeminini kaybetmemesi gerekir. Cumhuriyet döneminde yapılan üç anayasanın halkın dışlanarak devleti yönetenler tarafından yapılması, meşruiyet sorununu da beraberinde getirmiştir. TBMM'de yapılan yeni anayasa çalışmasında böyle bir meşruiyet sorunu yaşanmaması, toplumda karşılığı bulunan dini, mezhebi, etnik ve ideolojik tüm farklılıkların kendini görebildiği düşünce ve inançlarının güvenceye kavuştuğu, dışlanma hissini yaşamadığı, katılımın sağlandığı bir anayasa metninin çıkmasına bağlıdır. Toplumun bir kesiminin dışarıda bırakılarak hazırlanan anayasaların, öncekiler gibi şansı yoktur. Zira taraflardan birinin rızası alınmadan yapılan sözleşmelerin sağlığı tartışmalıdır. Bu noktada TBMM'de dört partinin uzlaşmaya çalışması büyük bir şanstır. Uzlaşma komisyonu çalışmalarının başarıyla sonuçlanmasını yürekten temenni ediyorum.''
AA
  • Şu an haberi okuyan: 0 kişi var
  • Toplam Seed: 65 gösterim
  • Toplam Direkt: 5.735 gösterim
  • Viral Puan: 89,23