Feminizmin Ortaya Çıkışındaki 10 Etken
Günümüzde neredeyse kadınların bile gözünde feminizm, `erkek` düşmanlığıdır. Acaba gerçekten feminizm `erkek` düşmanı bir grup `kadın` ile mi çıkmıştır? Yoksa amaçları bambaşka mıdır? Feministlerin mücadele sebepleri erkeklerden üstün `olmak` mıdır? Yoksa onlarla eşit `olmak` mı? Feminizme bakış açımız negatif olduğundan ne olduğunu öğrenmekten kaçındık, eylemlerine gülmek daha basit geldi. Oysa bu `düşünce` tarzı sistemin bize öğrettiği bir yoldu. Emekçi kadınların yollarını açmak yerine onları ezmeyi tercih eden bir sistemin kölesi olmaktansa, feminizm gerçekte neymiş gelin birlikte öğrenelim...
1. Erkeklerle Eşit Haklara Sahip Olabilmek
Feminizmin ilk çıkış noktası aslında fransız devrimi ile elde edilen hakların kadınlara verilmemesi yalnızca erkeklere uygulanmasıdır. Hepimizin bildiği gibi kadınlar seçme ve seçilme hakkından bile mahrumdu...
2. Erkeklerle Eşit Ücret Alabilmek
Kadınlar eşit hakları elde edemedikleri gibi eşit ücret de alamamışlardı. Fabrikalarda erkeklerle aynı işi yapmalarına rağmen yarı maaş alıyorlardı.
3. İnsan Olarak Görülmek
Hakları için mücadele eden kadınlar ilk önce erkeklerle omuz omuza mücadele etseler de, devrim sonrası erkeklerin haklarına kavuşması fakat kadınların isteklerini elde edememeleri onları tek başlarına mücadeleye itmiştir. Toplum içinde insancıl bir muamele görmek namına yalnızca kendileri için savaşmaya başlamışlardır.
4. Toplum İçinde Söz Sahibi Olmak
Kadınların seçme ve seçilme haklarından mahrum kalması toplum adına söz sahibi olmadıklarının göstergesiydi. Bununla birlikte kadınlar toplumdaki erk alanlarından da uzaktı. Bu egemen bölümlere dahil olma çabası kadının hem insan olma hem de toplumda bir birey olma çabasıdır.
5. Kapitalizmin Kadın Üzerindeki Baskısını Sonlandırmak
Kapitalizmin kadın üzerinden işlerlik kazanması kadınları rahatsız eden birincil alanlardan birisiydi. Gerek reklamların gerekse alışveriş çılgınlığının kadınlar üzerinden tanıtılması son bulması gereken bir durumdu. Kadınlar kitle iletişim araçlarında eş, kardeş, anne olarak veyahut cinsellik çağrıştıran alanlarda lanse ediliyorlardı. Üstelik çoğu az eğitimli ve evine bağlı çizgiler çizen tipler oluşu kadının aşağılanmasından başka bir şey değildi.
6. Klasik Erkek-Kadın Kalıplarından Toplumu Kurtarmak
Toplumumuzdaki klişeler cinsiyetimizi belirler. Örneğin kız bebeğe pembe erkek bebeğe mavi giydirilmesi gibi kadın-erkek olgusunun ta bebeklikten aşılanması, bebeğe cinsiyetinin ne olduğu ve nasıl davranması gerektiğinin öğretilmesi, feministlerin başlıca mücadele alanı olmuştur. Kadının yapabileceği işler, erkeklerin yapabileceği işler gibi ayrımcılıklardan pekala rahatsızlık duymuşlardır. Bizim toplumumuzda da, hala kadın taksici veyahut dolmuşçu gördüğümüzde şaşkınlığımız bundan ileri gelmektedir.
7. Kadın Emeğinin Değerini Arttırmak
Feministler kadının evdeki emeğinin ücretlendirilmesi için oldukça çaba göstermişlerdir. Bu emeğin ücretlendirilmesinin kapitalizmin kar oranına darbe vuracak bir etken olarak görmekteydiler. Kadının evde yaptığı işin değersiz oluşu onlara göre bir haksızlıktı. Ayrıca çeşitli sektörlerde aldıkları ücretler de adil değildi.
8. Kadınların Rollerinin Eş ve Annelikten İbaret Olmadığını Hatırlatmak
Kapitalist sistemin medyasında kadının salt eş ve anne olarak yansıtılmasına her zaman karşı olmuş ve kadınların çalışması kendi paralarını kazanmaları gerektiğini savunmuşlardır. Erkeğin görevi nasıl babalık değil de, evine ekmek getirmek olarak görülüyorsa, kadın da pekala evini geçindirebilecek güce sahiptir.Fakat ne yazık ki her gün, evlenme programlarında evlendikten sonra çalışmayacağım hayat beni çok yordu diyen 25’likleri görüyoruz.
9. Kadınların Cinsel Obje Olarak Gösterilmesine Engel Olmak
kadınların erkek egemen toplumun öğretileri doğrultusunda yalnızca cinsel bir obje olarak var olmasını engelleme mücadelesi veren feministler, kapitalist sistemin yıkılmasının tek çözüm olacağını düşünmüşlerdir.
10. Erkek Şiddetine Bir Son Vermek
Erkek şiddeti maalesef hala günümüzün bir problemi olmaktan kurtulamadı. Kadının her alanda güçsüz lanse edilmesi, erkeğin gözünde de küçültmüş ve erkek kendi gücünü kadının üzerinde uygulamayı hakkı olarak görebilmiştir. Feministler bu sorunları ortadan kaldırmak için mücadele verse de hala kapitalist sistemde “erkek düşmanı bir grup frijit, deli kadın” olarak gösterilmekte ve itibarsızlaştırılmaktadırlar. Oysaki onların kavgası “erkeklerle” değil, “sistemle”dir.